Neyse.. ilk bölümün Atatürk ile başlaması.. onun bir konuşması canlanır oldu gözümde.. meclisten apar topar gelip bir iş için kıravatını çıkarıp gömleğine bile takmadan sadece bir kediyi kucağına alıp.. diğer işine heyecanla başlaması.. tek anlaşması daha çok ögrenmek oldu. Dil bilgisi, araştırmaları ve insanlara hitâbı ile.. oooof. O dönem örgüt ne demek anlamamış bile Türk insanı. Tâki mu kıtasına düşünce atamız bu örgütle çatışmaya başlamış. Aslında ona bahşedilmiş gibi gösterilen bu durumu normalde insanların çok kolay yaşadığını ögrenince dostu Mehmet Âkiften başka kimseye anlatamamış. Tabi çok kızdığı için hemen doğuda Antep'ten baslayıp, bu örgütle çalışan hocaları vatan haini olarak başka ülkelere sürdürmüş. Sadece ilmi ile nâm salmış belirli aileleri bırakarakda onların geleceğini garanti altına almış. Çünkü sırrın insann çalışma şeklinden çok anlatma özgürlüğü ile âlâkalı olduğunu ama bu işe onlarla düştüğü için --ben düşmesemde herkes düşmüş-- bir türlü anlaşılamamış. Ezanı bir vakit türkce okutarak hristiyanlıktan yardm istemiş. Gel vakit, git vakit yinede baş edememiş. Örgütün istediklerini yapmamaya baslayncada kendisini hasta etmişler. En son kalan inönüden Einstein'a yazmasını istediği mektupmuş. Gelip beynini bile incelemeden Dünya'nn dâhisi olarak tarihe kendini yazdırmış. Valse ise onun tutunmada en sevdiği yöntem olarak kalmış. gidişinde kimsenin yapamamış olması.. o kadar uzun.. bir düşte bir Dünya iletişim.. gidişiyle herkesi bu neden ile ağlatmış.

Beğen

Yorum Yap

Paylaş

00999999