bu  arada ateşin tabiri Ud'tur. burda eski dönemlerde MANA dedikleri kelime veya cümlenin anlamında olmayan enerjisel güçleri yönetme gibi bir yolu bulacakken.. en zoru olan Rüzgar ile başladılar. nitekim oldu sadece bunun benim atalarımdan gelmediği gerçeği bedenime ve zihnime yerleşmemesi adına verdiğim iki üç aylık mücadele sonunda ne yapmak istediklerini anlayamam ile sonrasında kayboldu. mevsimleri doğal dengeyi bozmadan yönetmeleri zorlaşıyor ve bu işe el atan kimselerin ise bir süre sonra zihinleri bu iş için ele geçirilmek zorunda kalacağı için MANA'yı taşıyıp taşıyamayacağımı denediler. burda vermiş gibi gösterdiklerinide geçen gelip çalmaya çalışırken yaptıklarında farkettim. o ateşin anlamı ise Dünyada kötülük -- burda eşya hırsızlığından bahsetmiyorum-- gerçek anlamda bitene kadar yanacak olan ateşi ifade eder. bizler büyüklerimizden bu meşaleyi aldığımızda bir diğer neslimize devretmek için sorumluluk ediniriz. çocuğunuza yanan bir beden vermektense ufacık bir ateşi devretmek her bireyin asli görevi olması adına. bu ele geçirilmediğimizi atalarımıza kanıtlar. o nedenle en baştaki davul bizlerin kabile olmadığını bu neden ile birde kabile musallat edildiğini gösteriyor. çalgımızda at kılından yapabildiğimiz Ud'tur yine. telli çalgılardır. 

zurnamızda bir hindistan gibi yılan figürü bulunmaz düz ve bir insanın gelişi için eklenen giriş olarak yer alır sadece. bunuda osmanlı devletinde hintlilere karşı kullanmışız.